Şunu farkettim ki Amerika’ya geliş amacım her seferinde değişse de dilimdeki şarkı hep aynı: “Uykusuz her gece” 🙂

 

İlk gelişim 23 yaşında toy bir genç kız iken çalışmak için olmuştu. O zamanlar çalıştığım Six Flags Great Amerika’da  bu şarkıyı marş bellemiştim kendime. Özellikle bulaşık yıkarken en bağırarak söylediğim kısımdı “masada boş bardaklar, kirlenmiş tabaklar…yakmıyooorrr elimi artık bu kaynar sularrrrr” dizeleri:) Sonra yıllar geçti bir gün kendimi kocamla tatilde Miami’de buldum. Ve baktım ki dilimde yine aynı şarkı. “…uykusuz her gece, bu soğuk kahvede sabahlarım bazen günlerceee” Ve şimdi aynı topraklarda kucağımda bebeğim dudağımdaki şarkı yine aynı: “Uykusuz her gece, yorgun ölesiye, unutur muyum seni yorulsam her gece” 🙂

Hamileyken zorunlu tuvalet ihtiyaçları için göz kapaklarımı tam olarak açamadan uyandığım her bir gecenin köründe kendime şunu söylemiştim: “Şimdi sadece 2 dakikalığına uyanıksın ama Defne gelince bu kimbilir kaç dakika olucak” ve o sıralar etraftan da en çok şunu duymuştum: “Uyuyabildiğin kadar uyu. Sonra uzun bir süre uyuyamayacaksın.” Malesef uykusuzluk ne alışılabilen bilen birşey ne de depolanabilen. O yüzden ne dense boş. Dünyanın en güzel şeyine sahip olmanın da bir bedeli olmalı zaten. O da işte bu uykusuzluk 🙂 O yüzden anne adaylarına tavsiyem ne bol bol uyumaları ne de gecenin bir körü uyanma egzersizleri yapmaları. Tek tavsiyem bir kaç kutu eye concealer almaları:) Bence bu doğum sonrası ilk haftalarda taze annenin en büyük ihtiyacı:))

Keşke doğurmadan önce daha az insanı dinleseydim. Hani yeni doğanlar saatlerce uyurlardı? Belli ki bizimki o versiyondan değil.  Defnecik hastanedeki bir hemşirenin de dediği gibi ” so awake”. Fazlasıyla uyanık 🙂 Uyumak için en çok tercih ettiği iki yerse ya araba ya da anne babasının göğsü. Gecelerin gündüze karıştığı şu günlerde uyku vardiyası anne, baba, anneanne ve dede arasında paylaşımda.

Bu sırada Defne’nin pasaport işlemleri de son sürat devam etmekte. Hastaneden birth certificate’i aldıktan sonra pasport dairesinden görüşme için randevu alınıyor. Ya da posta yoluyla da başvurulabiliyor ama elbette bu daha fazla zaman alıyor. Yorgun ve heyecanlı yeni anne babadan bu evrak işlerinin yükünü alan Diana ve Eveay Hanımlara bir kez daha teşekkür ederim. Bize sadece Defne’nin vesikalık fotoğrafını çektirmek ve pasaport dairesine gitmek kaldığı için:)

Ne var ki bu yeni doğan vesikalık çekim işinin dünyanın en zor işleri arasına girebileceğini yaşamadan asla bilemezdim. Daha önce bunun için 2 tam gün harcıyacağımızı söyleseler de heralde güler geçerdim:) İlk denememiz Defne 11 günlükken CVS’te oldu. Gözleri açık, başı dik ve kulaklarının göründüğü bir fotoğrafı malesef uzun uğraşlarımıza rağmen çektiremedik. Evde zor uyuttuğumuz çocuk her nasılsa CVS photo booth’da yere yatırılır yatırılmaz uyuyuveriyordu:) Şarkılar, el çırpmalar, şaklabanlıklar kar etmedi, 1 saatin sonunda pes ettik ve ertesi gün ikinci denememizi daha profesyonel görünen Sears’teki fotoğraf stüdyosunda gerçekleştirdik. Arkasına beyaz çarşaf gerilen sağından annesinin solundan babasının tuttuğu Defnecik bir kaç da photoshop hilesi ile neyseki istenen pozu verdi sonunda:) Cüzdanımda uzun yıllar saklayacağımdan emin olduğum o komik fotoğrafı:)



12 günlük Defne vesikalık fotoğraf çekiminde

Fotoğraf işini hallettikten bir kaç gün sonra pasaport dairesine gidip kızımızın adına yemin ettik ve sadece iki gün sonra dünyanın öbür ucuna gelmemize sebep olan o pasaport elimizdeydi. Umarım büyüyüp aklı erdiğinde bunun için teşekkür eder bize. Ama ben de ona kocaman bir teşekkür borçluyum bana hamileliğimi harika bir yerde, harika insanlarla birlikte, harika bir şekilde yaşattığı için:) Teşekkürler benim güzel kızım!


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir