Uğruna dünyanın bir ucuna geldiğimiz o pasaportla Defne hayatının uzun metrajlı yol hikayesinin ilk çıkışını 22 Ekim 2012 tarihinde yaptı.  Bana en güzel müzik tınılarından bile daha fazla haz veren, pasaport polisinin pasaporta damga vururken çıkardığı o sesle birlikte yukardan birileri de “Süreniz başlamıştır, bol şans” dedi adeta. Ve ayağımızı yerden kesen hikayemiz kanatlı metal kuş 777’nin içinde ayaklarımız yerden kesik yazılmaya devam etti.

14 saat, uçak, 1 aylık, bebek,  jetlag kelimelerini aynı cümle içinde kullanmak bir çok kişi için oldukça korkutucu olabilir. Ama haftada 10.000 mil uçan bir babanın kızı için değil:) Defnecik genlerinin hakkını sonuna kadar vererek bu uzun parkuru sorunsuz tamamladı. Yola çıkmadan aklımı kurcalayan bir çok şeyin aksine 3 saat San Diego- Los Angeles araba yolculuğu üstüne 14 saat Los Angeles – İstanbul uçuşu boyunca herşey gayet yolundaydı. Defneciğin Avrupa semalarındayken sırtına kadar yaptığı kakayı saymazsak tabii 🙂

Sayısız kez uçak yolculuğu yapmış biri olmama rağmen Defne’den önce uçakta verilen bebek yatağından hiç haberim yoktu.  Oysa bebek Top 100 listemde yukarılara oynayacak bir ürün olduğu kesin. Belli koltukların önünde duvara sabitlenen yatağa bebeğinizi yatırıyor üstüne de fermuarı çekiyorsunuz. Alın size harika bir bebek business class’ı:) Sadece iniş ve kalkışta bebeğinizin kucağınızda kendi kemerinize bağlı olması gerekiyor onun haricinde  istediği kadar yatağında yatabilir bebek. Arada bir oluşan türbulansların da verdiği beşik etkisiyle yolun çoğunu bu yatakta uyuyarak geçirdi Defnecik.

 

Defne’nin Business Class’ı 🙂

Kalan zamanlarda da bir annesinin bir dedesinin bir ananesinin kucağındaydı. Kalkışta ve inişte emzirmek tavsiye edilse de bebek kemeri takılı olduğundan pratik açıdan pek mümkün olmuyor bu malesef. Emziği de emmeyen Defne neyseki basınçla ilgili hiç bir sıkıntı yaşamadı yol boyunca.
Böyle uzun bir yola çıkmadan önce hazırlarken en çok dikkat ettiğim şey yanımıza alacağımız bebek çantasıydı. İçine iki takım yedek elbise, iki battaniye, bolca bez, ıslak mendil, poşet, 3 biberon, 10 adet 60ml’lik tek kullanımlık Enfamil formul mama ve iki paket Oreo (benim için:) koydum. İstanbul’a vardığımızda yedek giysiler giyilmiş, biberonlar kirlenmiş, Oreo’lar bitmiş ve Enfamil’den sadece tek bir şişe kalmıştı. Onu da havaalanından eve varana kadar hüpletti Defnecik:)
Böyle bir minikle yolculuk etmek tüm dikkatleri üzerinize çekmek demek. Dışından “Ay ne tatlı şey” diyenlerin içlerinden “inşallah yol boyunca ağlayıp başımızı şişirmez” dediğine eminim. Kızım bu temennileri karşılıksız bırakmadı ve yol boyunca gayet usluydu. Annesine arada film (The Notebook: Güzel film ama 14 saatlik uçuşta içinizi şişiriyor ) bile izletti 🙂
İstanbul’a indiğimizde kafamda iki soru vardı. Valizlerimiz kaybolmadan gelecek mi ( şu ana kadar toplam 3 kere valizim kayboldu) ve Defne pasaport kontrolünde TC sırasına mı yoksa Yabancı Uyruklular sırasına mı girecek?
Bu soruların cevabını öğrenmeden önce ise yapmam gereken birşey daha vardı. Defne’ye Türkiye’ye giriş vizesi almak. Kızım sayesinde yaşadığım yeni deneyimler birbiri ardına eklenirken kendimi TC vizesi bankosunda buldum. 15 Euro karşılığında 90 günlük Türkiye vizesini Defne’nin Amerikan pasaportuna işlediler. TC Nüfus cüzdanını çıkardığımız güne kadar turist olarak kaldı memlekette Defnecik 🙂
Kızımın vizesini de aldıktan sonra şansımız yaver gitmeye devam etti. Pasaport kontrollerinin önündeki upuzun kuyruklara rağmen TC vizesi bankosundan bir görevli bizi kartımız olmamasına rağmen TAV Passport bankosuna yönlendirdi ve orda TC sırası mı Yabancı Uyruklular sırası mı diye düşünmeme gerek kalmadan üstelik sıra da beklemeden hızlıca adım attık kızımla memlekete. Birden kulağa çarpan Türkçe konuşmalar, kalabalık insan guruhları, Billboard’lardaki tanıdık reklamlar, aylar sonra Türk telefonuma geri gelen operatör, TL ile alınan su, “Taşıyalım mı Abla” sesleri, yağmurlu bir hava hepbir ağızdan hoşgeldiniz dedi bize. Hoşbulduk memlekete. Hoşbuldu Defnecik evine:)

5 Responses

  1. YAZILARININ TAKİPÇİSİ OLDUM ARTIK,ÇOK GÜZEL YAZMIŞSIN GENE O UÇAGA BİNMİŞ O YOLCULUĞU YAPMIŞ KADAR OLDUM.TURİST KIZINA ÖPÜCÜKLER! 🙂

  2. Blogunuz bana çok sürpriz oldu 🙂 google da "Defne bebek maşallah iğne" diye saçma sapan bir arama yaptırırken rastladım. Biz de Defne bebeğimizi geçtiğimiz Eylül ayında New York'ta dünyaya getirdik ve uçakta çok benzer süreçlerden geçtik :))

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir